Sana daha iyi bir alışveriş deneyimi sunulabilmesi için sitemizde çerez konumlandırmaktayız, kullanmaya devam ettiğinde çerezler ile toplanan kişisel verilerin Veri Politikamız - Bilgilendirmelerimizde belirtilen amaçlar ve yöntemler ile mevzuatına uygun olarak kullanılacaktır.

Devlet Opera ve Bale
Patara
AYDIN UŞTUK

AYDIN UŞTUK Solist Sanatçı - Tenor Güzellik ayrıntıda gizlidir, diyor Uştuk, titiz çalışmasıyla ilgili yorum yapıldığında, Sanatında benimsemiş olduğu bu anlayış, performansına da yansıyor. O, sahnede sadece şarkı söyleyen ve rol yapan biri değil, canlandırdığı karakterle bütünleşen, hisseden ve hissettiren bir sanatçı.Tenor Aydın Uştuk, üniversitede aldığı müzik ,piyano eğitiminin ardından, opera kariyerine İzmir Devlet Opera ve Balesinde korist olarak başladı. Yeteneğinin farkedilmesiyle, Devlet Opera ve Balesi eski Müdürü viyolonsel sanatçısı Nejat Tekebaş ve şan pedagogu Sabahat Tekebaş ile çalışmalarına devam eden sanatçının, ileriki yıllarda pek çok kez seslendireceği, Puccini'nin Tosca'sındaki Cavaradossi ile ilk solo rolüne çıkması uzun sürmedi. Bunu, Cavalleria Rusticana, Madama Butterfly ve Carmen'deki diğer başroller izleyecekti. 1992 Uştuk'un kariyerinde bir dönüm noktası oldu. İleri düzeyde eğitim alması için devlet bursuyla İtalya, Ancona'daki Accademia d'arte Lirica e Corale di Osimo'ya gönderildi. Burada Maestro Mario Melani'nin sınıfında değerli tecrübeler kazandı ve üstün başarı diploması aldı. Sanatçı, ünlü tenor Carlo Cassutta ile şan tekniği, rejisör ve sahne koreografı Vera Bertinetti ile sahne sunumu çalışırken, bu alanda uzmanlaşmış Harriet Lawson'la lied pratiği yaptı ve şan tekniğinde kaydettiği aşamanın yanısıra, Profesör Denis Hall ile bel canto stili üzerine eğildi. Sonrasında Chiaravelle'de Maestro Tuglio Giaggioni'den opera yorumu konusunda özel olarak eğitim aldı. opera eleştirmeni müzikolog Rodolfo Celletti, yine opera eleştirmeni Giorgio Segalini ve şef Alberto Zedda gibi ustaların derslerine katıldı. Bu dönemde Ancona'da pek çok konserde söyledi. M.Callas, L.Gencer, P.Domingo ve L.Pavarotti gibi birçok opera süperstarının hocası ünlü Antonio Tonini ile çalışmalarına devam eden sanatçı, bu eğitim sürecinde opera analizi ve yorumu üzerine yoğunlaştı.Yıllar sonra Avustralya televizyonunda kendisine şan sanatındaki başarısı konusunda iltifat edildiğinde, tevazu ile bunu İtalya'daki hocalarına ve oradaki çalışmalarına bağlayacak, benzer şekilde uluslararası çıkışını da büyük oranda tek bir konserle ilişkilendirecekti. Ünlü soprano Ghena Dimitrova ile Milano'da, Sala di Verdi'de 1997 yılında verdiği konser. Bu konser değişik ülkelerde sahneye çıkmak üzere alacağı davetlerin yolunu açmıştı.1998'de Monte Carlo Operasıyla Il Turco In Italia prodüksiyonunda Albazar rolünü seslendirmek üzere şef Yves Abel ve rejisör Pier Luigi Pizzi ile çalıştı. Gelen olumlu eleştirilerle yeni davetler aldı ve aynı yıl Cape Town'da Rigoletto söyledi. Burada yine beğeni topladı eleştirmenlerden. İki yıl sonra Cape Town'a tekrar geldi ve bu sefer Güney Afrika sahnesinde Rigoletto ve Un Ballo in Maschera'da rol aldı. 2001, sanatçının Fransa operalarında sıkça göründüğü bir yıl oldu. Paris, Mariglia, Toulon ve Toulous'da G.Verdi'nin Don Carlos ve La Traviata operalarının başrol tenor partilerini söyledi. Performansı o kadar iyi tepkiler aldı ki, Fransız sahneleri onu 2002'de, tüm zamanların en sevilen eserlerinden Carmen ve yine La Traviata'yı söylemek üzere tekrar ağırladı.Bu dönemde İspanya'dan gelen bir daveti kabul ederek Madrid'de Maestro Tulio Gagliardo Varas ile Madama Butterfly'da Pinkerton'u seslendirdi. 2003'de Carmen için Romanya, Köstence'ye gitti. Aynı yıl soprano Arses Yıldızca ile birlikte La Traviata temsilleri için İtalya'ya Fiesole Opera Festivaline davet edildi.Uştuk'un 2003 yılında yer aldığı bir başka etkinlik de Kuzey Kıbrıs Uluslararası Müzik Festivali oldu. Soprano Birgül Su Ariç ile Girne yakınındaki Bellapais Manastırında verdiği resitalin ardından, ertesi yıl İzmir Bayanlar Senfoni Orkestrası ile festivalın açılış konserini yaptı.Sanatçının Avrupa ve Afrika'daki başarılarını Avustralya'da Rigoletto izleyecekti.2004'de Melbourne Operasıyla söylediği Duca di Mantova ile çok olumlu eleştiriler alınca, yurda dönüşünde kendisine Kültür Bakanlığı tarafından takdir ve teşekkür belgesi verildi.Aydın Uştuk farklı ülkelerde birçok opera kurumuyla çalıştı, çok çeşitli mekanlarda sahne aldı. Bunların arasında en özellerinden biri, Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivalinin düzenlendiği antik Aspendos amfitiyatrosudur. Festivale 1996'da Sihirli Flüt, 1997'de La Boheme, 1998'de Lucia di Lammermoor, 2000'de Don Giovanni, 2004 ve 2007'de Tosca ile katılan sanatçı, sırasıyla Tamino, Rodolfo, Edgardo, Don Ottavio ve Cavaradossi tenor başrollerini seslendirmiştir.Uştuk'un kariyerinde, yurtiçinde ve yurtdışında söylediği operaların yanısıra, Türkiye'de ve aralarında Almanya, Avusturya, İtalya, Fransa ve İsviçre'nin de olduğu birçok ülkede verilen orkestra konserleri ve resitaller bulunuyor. Devlet Operasının tüm sahnelerinde rol alan sanatçı, soprano Aytül Büyüksaraç'la Saraydan Kız Kaçırma'yı seslendirdiği, hikayenin geçtiği yerle bire bir örtüşen, Boğaz'daki Esma Sultan Yalısı gibi etkileyici yerlerde de söyledi. Senfoni orkestralarıyla solo ve üç tenor konserleri verdi. Kendisi de Devlet Opera ve Balesinde solist olan kardeşi tenor Ayhan Uştuk ile Kardeş Tenorlar adı altında bazı konserler gerçekleştirdi. Müziğin etkisini güçlendiren atmosferleriyle birkaç bin kişilik organizasyonlara ev sahipliği yapan Efes, Aspendos, Side ve Faselis gibi antik şehirlerde ve amfitiyatrolarda sahne aldı. İsa'nın doğumunun 2000. yılı sebebiyle Efes'de verilen konseri Uştuk hala hatırlıyor. Şef Alexandrou Samoila yönetiminde seslendirilen Paulus Oratoryosu antik tiyatro ortamında herkesi derinden etkilemişti.Aynı yıl sözü edilmesi gereken bir başka konser, Cemal Reşit Rey'in tenor, koro ve orkestra için yazdığı Poem Mistik'in, şef Rengim Gökmen ile İstanbul'da, bestecinin kendi adını taşıyan konser salonu CRR'de yapılan dünya prömiyeri oldu.Uştuk, sanatını geniş bir yelpazede sergileyerek farklı özelliklerini ispatlıyor. Geleneksel lirik tenor repertuarının da ötesine uzanıyor. Şef Tulio Gagliardo Varas yönetiminde, soprano Milagros Martin ile verdiği Zarzuela konserleri ve orkestra eşliğinde yaptığı antik aryalar konser serisi gibi etkinliklerde yer alıyor. Sık sık resmi konser salonlarının dışına adım atarak, İtalya, Pordenone'deki Piazza della Motta'da şef Eddie de Nadai ile yaptığı konser gibi etkinliklerle, meydanlarda açık hava kutlamalarına katılıyor. Türkiye'de opera sanatını sevdirmeye ve popülerliğini arttırmaya kendini adamış olan sanatçı, Brindisi Yaylılar Orkestrası ile ülkenin çeşitli yerlerine turne yapmış, müziği insanlara götürmüştür.Yunan soprano Rose Marie Kipreou ile anlamlı bir işbirliğine giren sanatçı, iki komşu ülke ilişkilerini geliştirmek adına Sevgi ve Dostluk Şarkıları başlıklı bir resital de verdi. Uştuk'un yer aldığı güncel içerikli bir başka sanat olayı, Devlet Operası tarafından İstanbul'da düzenlenen Pavarotti'yi Anma Konseriydi. Büyük yıldıza bir saygı duruşu niteliğindeki konserde, şef Bruno Dal Bon yönetiminde seçkin bir tenor grubu, Pavarotti'nin repertuarından sevilen aryaları seslendirdi. Sanatçı halen, Tosca ile ilk başrolüne çıktığından beri çok sayıda operanın tenor partilerini söylediği İzmir Devlet Opera ve Balesiyle düzenli olarak sahne alan bir solist.Büyükşehir Belediyesine bağlı İzmir Kent Orkestrası aylık konserlerinin sevilen ismi Aydın Uştuk, bu gecelerde türkülerden, napolitenlerden ve pop tenor hitlerinden oluşan daha hafif bir repertuar ile sahneye çıkıyor, ayrıca özel kuruluşların ve hayır kurumlarının düzenlediği etkinliklerde söylüyor.Bunların yanısıra, Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarında öğrenci yetiştiren sanatçı, deneyimlerini genç müzisyenlere aktarıyor.Nitelikli bir ses, sıradışı performans, eserle bütünleşme, etkileyici sahne hakimiyeti ve tam bir özgüven, eleştirmenlerin tenor Aydın Uştuk'a dair değerlendirmelerinden birkaçı. Özel ve resmi kuruluşlardan pek çok kez ödüle layık görülmüş olan sanatçı, en değerli ödülün, dinleyenlerin gönülden gelen takdir duygularını ifade eden içtenlik dolu alkışları olduğuna inanıyor.